Toplumsal yaşamın uyumlu seyri adalet, sorumluluk ve hoş görü esasına dayalıdır. Sorumsuzluk ve bencilliğe kendini kaptıran adaletten uzaklaşır. Adaletten sapan göz, söz ve öz felakete düşer. Hz. Peygamberin vefatından sonra seçilen ilk halife Hz. Ebu Bekir, halkına öncelikli konuşmasını niçin adaletle ilgili yapma ihtiyacı hissetti, acaba? Bu sorunun cevabını ideolojiden öte sosyolojik, ekonomik ve hukuki alanlarda aramak daha doğrudur. Adil davranış, İslam’ın mutlak emri olduğu unutulmamalı.
Hz. Ebu Bekir halifelik makamına getirildiği gün toplumsal güveni ve toplumsal huzuru sağlamakla ilgili halkına bir konuşma yapmış. Adalet mülkün temelidir düsturu gereği adaletle alâkalı konuşmasında: “Ey insanlar! Sizin, en iyiniz olmadığım halde başınıza getirildim. Görevimi gereğince yaparsam bana yardımcı olun. İşimi kötü yaparsam da beni doğru iş yapmaya yöneltin.Doğruluk, güvenin esasıdır. Yalansa ihanettir. İçinizde güçsüzler, mağdurlar ve mazlumlar olabilir. Bu kişilere hakları teslim edilinceye kadar onlar, Allah katında güçlüdürler. Allah’ın izni ile benim tarafımdan onlara hakları teslim edilecektir.
Güçlü olanlarınızdan güçsüzlerin, mağdurların ve mazlumların hakları alınıp hak sahiplerine teslim edilinceye kadar hak gaspı yapanlar benim katımda zayıftırlar.Hangi toplumun içerisinde ahlaksızlıklar yaygın ise Allah o toplulukları belaya uğratır. Ben, Allah ve resulüne itaat ettiğim sürece siz de, bana itaat ediniz. Allah ve resulüne karşı itaatsizlik yapacak olursam siz de,bana itaat etmeyin.” şeklinde açıklama yapmış. Adil olanlar, ilahi iradenin desteğini alabilirler.
Allah resulünün can dostu Hz. Ebu Bekir “Sıddık” unvanıyla taltif görmüş insan. O insan halifeliğininilk resmi konuşmasındaadalettenayrılmayacağını taahhütte bulunmuş. Allah’ın, Nisa suresi ayet 58 ve 59 da, emanet, adalet ve itaatle ilgili ne buyurduğuna: “Allah, size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde, adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor. Hiç şüphe yok ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir…
Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin… Her hangi bir anlaşmazlığa düştüğünüzde Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız aranızda anlaşamadığınız konuyu Kur’an ve sünnete göre çözünüz. Neticede bu daha güzeldir.” adalet, itaat ve emanetle ilgili Allah’ın hükmü böyle…Maide suresi ayet 8’de: “Ey iman edenler! Allah için hakkaniyete uyun. Adaletle şahitlik edenlerden olun. Bir topluma olan kininiz, sizi sakın ha adaletsizliğe itmesin. Adil olun… Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.” buyurmuştur. Hz. Ebu Bekir, bu düsturları kendisine ilke edinmiş. Dürüstlüğü tercih etmiş. Sıddık, namını elde etmiş.
Müslüman! Senin, Peygamberin memeden süt emen çocuk iken adaleti gözetmiş. Adalet üzere yaşamış. Dürüstlükten ayrılmamış. Hz. Resul, sütannesi Amine’yi emerken, sütkardeşi de Hz. Peygamber’e saygılı davranmış. Hz. Peygamber’in sütkardeşi, Peygamberimiz emmedikçe o annesini emmemiş. Henüz annesini emen bir çocuğun; geleceğin peygamberine gösterdiği saygı Allah ve Peygamberine nasıl davranılması gerektiğine karşı tüm Müslümanlar için birörnektir.
Hz. Peygamberin, meme emen çocuk iken şu davranışına dikkat gerekmez mi?Hz. Peygamber sütannesinin daim sağ memesini emmiş. Diğerini sütkardeşine bırakmış. Hz. Peygamberin çocuk yaştaki hakkaniyetli bu davranışı insanlığa büyük ders olsa gerek… Miras paylaşımında bile Hz. Peygamberin bu davranışı insanlığa ders değil de nedir? Böyle bir peygamberin can dostu Hz. Sıddık da halkına yaptığı ilk hutbe konuşmasını adalet üzerine yapmış. Hz. Peygamber veda haccında okuduğu hutbesinin ağırlıklı teması adaletüzerine olmuş.
Allah, bir başka Peygamber’e Kur’an’ın SÂD suresi ayet 26 da: “Ona dedik ki; “Ey Davut! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefsin arzusuna uyup haklıyı haksız, haksızı haklı görme. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap günü şiddetli bir azap vardır.” buyuruyor. Müslüman, Allah’ın azabına dayanacağın kadar adil ol!
Hz. Ömer ki, asırlardır adaletin timsali olarak akıllarda... Nil kenarında koyun otlatan çobanın sürüsünden kurt, koyun kapınca: “Eyvah! Halife Ömer, ölmüş olmalı. Eğer o ölmeseydi kurt benim sürümden koyun kapamazdı.” demesio çobanın, Ömer’in adaletine olan güven ve sadakatidir.Esen rüzgâr, yağan yağmur, doğan güneş vb. varlıklar adaleti hissettikçe dünya üzerine rahmet ve bereket yağar. Esen rüzgârın, yağan yağmurun, doğan güneşin felakete dönüşebileceği unutulmamalı.
Nuh kavminin, Semud kavminin ve Lût kavminin başına gelen tufanlar niye geldi, dersiniz? Allah’ın adaletinden saptıkları ve doğru yoldan uzaklaşmaları olamaz mı?Sıratı müstakimden sapan ancak adaleti ihlal eder. Adaleti ihlal eden de kendi felaketini hazırlar. Duvarcı ustasının duvarı doğru örmek için şakuli düzgün tuttuğu gibi davranışlarında adaleti esas alanın işi düzgün ve doğru olur.Bir insan selamete adaletiyle çıkar.Hak sahibine hakkının verilmemesi zulümdür.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!
Yunus Emre GÜLLÜ - 07 TEMMUZ 2022 / Milli irade