Dünya çapında ünlü fotoğrafçı Abbas Attar, insanlığın farklı halleri ve yaşadığı zorluklarla ilgili verdiği mesajlarla fotoğraf dünyasına önemli katkılarda bulunmuştur. 1944 yılında İran’da doğan Attar, 1970’lerde Fransa’ya yerleşerek fotoğrafçılığa olan tutkusunu profesyonel bir kariyere dönüştürmüştür. Attar, 1980'li yıllarda özellikle Orta Doğu’da meydana gelen savaşlar ve insanlık dramalarını belgesel fotoğrafçılığıyla dünyaya aktarmaya başlamıştır.
Abbas Attar, sadece savaşların değil, aynı zamanda kültürel ve dini çeşitliliğin de fotoğrafını çekmiştir. Ülkesinin ve Orta Doğu'nun dramatik tarihini eserlerinde barındırırken, bunun yanında dünyanın farklı köylerinden, şehirlerinden ve kültürel mekanlarından da çok sayıda fotoğraf üretmiştir. Fotoğraflarındaki derinlik ve anlam, Attar’ın sadece bir fotoğrafçı olmanın ötesine geçip, görsel bir belgeselci haline gelmesine neden olmuştur.
1980’lerin sonunda, fotoğrafçılığa yaptığı katkılar nedeniyle prestijli ödüller kazanan Abbas Attar, özellikle "Tehran, the Struggle for the City" adlı eserinde İran’daki toplumsal ve kültürel değişimleri gözler önüne sermiştir. Ancak onun en bilinen fotoğraf koleksiyonlarından biri, 1979'daki İran İslam Devrimi'ne tanıklık ettiği döneme ait eserleridir. Bu dönemde, Attar, devrim ve sonrasındaki toplumsal değişimle ilgili çok sayıda çarpıcı fotoğraf çekmiş, bu fotoğraflar hem toplumsal hem de kültürel bir zaman dilimini kayda almıştır.
Abbas Attar, yalnızca savaş ve toplumsal olayları değil, aynı zamanda insanlık hallerini, günlük yaşamı, insan ilişkilerini ve yaşama dair evrensel temaları da ölümsüzleştirmiştir. Fotoğraflarında genellikle acı, hüzün ve umudu bir arada işlerken, izleyiciyi derin bir düşünceye sevk etmiştir. Bu yüzden, Attar’ın eserleri sadece sanatseverler tarafından değil, tarihçiler ve toplumsal bilimciler tarafından da önemli bir kaynak olarak kabul edilmektedir.
2018 yılında hayatını kaybeden Abbas Attar, geride bıraktığı fotoğraf koleksiyonları, kitaplar ve eserleriyle bir görsel tarih bırakmıştır. Onun fotoğrafları, izleyicilerine yalnızca bir yer ve zaman dilimini göstermekle kalmaz; aynı zamanda insanlığın daha derin, anlamlı ve evrensel halleri üzerine düşündürür.