Acıbadem Eskişehir Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Aşcı, kemik erimesi olarak adlandırılan osteoporoz hastalığının sıklıkla menopoz sonrası kadınlarda görüldüğüne değinerek, osteoporozun yol açtığı kırıklardan korunmak için yapılabilecekleri anlattı. En kaliteli kemik dokuya 30’lu yaşlarda sahip olunduğunu belirten Doç. Dr. Aşcı, "Çocukluk ve ilk gençlikte alınan kalsiyumun 30’lu yaşlara kadar kemiklerde depolanır, bu süreç 30’lu yaşlara doğru azalarak devam eder. Bu nedenle 30’lara kadar depolanan kalsiyum sonraki yaşlardaki kemik sağlığı için oldukça etkilidir" dedi.
Osteoporozun dünyada en sık görülen metabolik kemik hastalığı olduğunu kaydeden Doç. Dr. Aşçı, "Kas iskelet sisteminin en önemli yapıtaşı olan kemikler osteosit adı verilen hücreler ve bu hücreleri çevreleyen kalsiyum, fosfor ve kolajenden ibaret matrix denilen dokudan meydana gelir. Yetersiz ve dengesiz beslenme, hormonal bozukluklar ve yetersiz hareket kemik sağlığını bozmakta ve zayıflamasına neden olmaktadır" diye konuştu.
"Kırıklar ameliyat gerektirebilir"
Osteoporozun, kemiklerin hücresel düzeyde zayıflamasına sebep olup kemik kalitesini bozarak, kemikleri daha kırılgan hale getirdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Aşcı, kırılgan hale gelen kemiklerin basit düşmelerde bile ciddi, büyük kemik kırıkları ile sonuçlandığını ifade etti. Osteoporotik kırıklar denilen bu kırıkların genellikle omurga, kalça, omuz ve el bileği çevresinde görüldüğünü vurgulayan Doç. Dr. Aşcı, "Büyük kemiklerde oluşan bu kırıklar ciddi düzeyde kan kaybına sebep olarak metabolizmanın dengesini bozmakta, kişinin hareketsiz kalmasına ve bu hareketsizlik neticesinde ciddi ek problemler görülmesine neden olabilir. Ekleme yakın bölgeler veya eklem içine uzanan bu kırıkların çoğunlukla ameliyat edilmesi gerekir" şeklinde konuştu.
"Kırık ihtimali erkeklerde yüzde 13, kadınlarda yüzde 40"
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre, 50 yaş üzerinde osteoporoza bağlı kırık görülme ihtimalinin erkeklerde yüzde 13 iken, kadınlarda bu oranın yüzde 40’lara çıktığını aktaran Doç. Dr. Aşcı, bu osteoporotik kırıkların yaklaşık yüzde 70’inin herhangi bir şikayete neden olmadığını ve sonradan tanı konulduğunu dile getirdi. Doç. Dr. Aşcı, bazı durumlarda hiç şikayet oluşturmadığı için ancak kemik kırıldığında tanı konulduğuna, yani hastalığın "sinsi" yönüne dikkat çekerek, 50 yaş sonrasında özellikle kadınların kemik yoğunluğu ölçümü yapılmasının bu nedenle oldukça önemli olduğunu vurguladı.
"Kış mevsimi kırıklar için daha elverişli"
Kış mevsiminde soğuk hava, karlı ve buzlu yolların daha fazla düşmeye, dolayısıyla daha fazla omurga, kalça, omuz ve el bileği çevresi kırıkları görüldüğünü belirterek, "Kemiklerin kırılmalara karşı direnç geliştirebilmesi için kemiğin etrafındaki kas dokusunun ve sinir sisteminin de güçlü olması gerekir. Ayrıca güneş ışığı eksikliği ve daha az aktivite de daha kırılgan kemiklere yol açar. D vitamini ve kalsiyum takviyesi ile birlikte düşük tempolu düzenli egzersizler kemik sağlığı ve osteoporotik kırıkların önlenmesi için kritik öneme sahiptir" ifadelerini kullandı.
Ciddi problemlere yol açabilecek bu kırıklardan kemiklerin güçlü ve sağlıklı olmasını sağlayarak korunulabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Aşcı, bunun için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
"Kalsiyum ve proteinden zengin düzenli beslenme, günlük düzenli egzersiz ve spor alışkanlığı, yeterli güneş ışığı alımı, D vitamini eksikliğinin giderilmesi, menopoz sonrası kemik yoğunluk ölçümlerinin düzenli yapılması, doktor kontrolünde uygun osteoporoz tedavisi."
Doç. Dr. Aşcı ayrıca, kemik yoğunluğunu azaltması ve kırıkların iyileşmesini geciktirmesi nedeniyle sigara içmenin de osteoporozu olumsuz etkilediğini söyledi.