Tam adı Agatha Mary Clarissa Miller Christie Mollowan olan İngiliz dâhi yazar, polisiye edebiyatın en önemli isimlerinden biridir. Oluşturduğu evren ve dedektif Hercule poirot’nun vakalarını okurken akıl oyunlarına hayran kalırız.
Babasını küçük yaşta kaybeden Agatha Christie annesi tarafından evde eğitilmiş ve yalnız bir çocukluk geçirmiştir.
Bazıları bir kız kardeşinin olduğunu ve onunla yarış içerisine girip yazma işine bir iddia uğruna başladığı söyleniyor.
Aksine küçük yaşta öyküler ve denemeler yazmaya başlayan Agatha Christie, on altı yaşında şan ve piyano dersleri almak için Paris’e yollanmıştır. Fakat kısa sürede bundan vazgeçmiştir. Onun aradığı huzur çok daha farklı bir çerçevedir.
1914’te pilot Archibald Christie ile evlenmiştir. İte kaka ilerleyen evlilikleri çok huzurlu değildir. Huzur bulmak için bu evliliğine bir bağ kurmak ister ve bu evlilikten 1919 yılında kızları Rosalind dünyaya gelmiştir. Ama küçük kızları bile bu evliliği kurtaramamıştır. Çift 1926 yılında evliliklerini sonlandırmıştır.
Kızıyla hayata tutunmaya çalışan Agatha, bir türlü gülmemiş, talihsizlik üst üste gelmiş ve aynı sene içerisinde annesini de kaybetmiştir.
Maddi sıkıntılar sonrası kızını bir dönem eski eşine bırakan Christie, 1927 senesinde Ortadoğu’ya yaptığı ziyaretler sırasında Arkeolog Max Mallowan’la tanışmış orta doğuda ki kazı alanlarında birlikte çalışmış ardından evlenmişlerdir.
Mutlu bir evliliğe adım atan Agatha refaha ermiş, kızını yeniden yanına almıştır.
Kendisi disleksi hastası olmasına rağmen okumayı seven Agatha Christie okuduklarından daha iyi eserler yazacağını düşünüp, polisiye öyküler yazmaya başlar.
İlk yazdığı Styles’deki Esrarengiz Olay adlı bir roman olacaktır. Bu kitap her yazarın başına geldiği gibi çeşitli ret cevaplarından sonra 1920 yılında basılmıştır.
Roman, Christie’nin yarattığı kurgusal ama çok sevilen karakterlerinden Hercule Poirot’un içinde olduğu ilk eserdir. Hercule Poirot zeki, alaycı ve İngiliz üst tabakasının kültürünü eleştiren bir karakterdir.
En çok okunan eseri;
On Küçük Zenci (yeni adıyla) On Kişiydiler kitabıdır.
Konusu:
On kişi, günün birinde Una Nancy Owen adında birinden bir mektup alırlar ve tatil amacıyla Zenci Adası’ndaki gösterişli bir malikaneye davet edilirler. Konuklar, Owen adındaki kişiyle nerede tanıştıklarını bir türlü hatırlayamazlar ama söz konusu daveti ücretsiz bir tatil fırsatı olarak görürler ve teklifi kabul ederler. Ancak adaya vardıklarında onları bir sürpriz beklemektedir: Ev sahibi ortalarda yoktur. Adada onları bekleyen yalnızca karı koca olan iki görevli vardır. İşin diğer bir ilginç yanı bu çiftin de adanın sahibini hiç görmemiş olmalarıdır.
Bu kitap dünyada en çok okunan kitaplar arasına yer alan bir cinayet kitabıdır. Bu kitabı giriş kısmını çok sevmiyorum. Zenci Adasına ayak bastıkları zaman sarıp sarmalıyor. Ve süre gelen soru işaretleri kendini öyle güzel okutuyor ki kitabı elinizden bırakamadan sonunu ulaşıyorsunuz.